Dr. Nilüfer KALBUR
Hipnoterapiler
1154Okunma
Saldırgan Duyguların DoğasıDuygular içgüdüseldir. Biyolojik olarak belirlenmiş, gelişimle etkinleşen psikofizyolojik örüntülerdir. Özgül bir yüz ifadesi olan, kendine has beden dili ile ifade bulan davranış örüntüleridir. Haz verici ödüllendirici ya da acı verici ve itici olabilen kişiye has deneyimlerdir.
Duygular o anki algısal yaşantının iyiliği veya kötülüğüne ilişkin bir değerlendirme içerir. Bu da belirli bir uyarana ya da duruma yönelmek ya da bundan uzak durmamızı yönetir.
İlkel duygular yaşamın ilk iki üç yılında görülürler. Daha sonra yaşanan deneyimlerle, duygulara deneyimler düşünceler anılar vs eklenerek duygular daha karmaşık bir hal alır. Bunlar coşku ya da hislere doğru evrilirler.
Bugünkü duygularımızın bebeklikten çocukluğa içimize aldığımız, bize bakım verenlere ait yansımaları vardır. İçine girdiğimiz değişik ruhsal modlarda nedenini bilemediğimiz bir şey vardır. Hissederiz ama bilemeyiz. Bastırılmış duygularımız güncel ancak alaka kuramadığımız bir yaşantı ile tetiklenmiş, küçük çocuğun duyguları aktifleşmiştir aslında. O zamanki bakım veren ile ilişkimiz canlanmıştır.
Nefret; karmaşık bir duygudur. İğrenme haset gibi diğer saldırgan duygulardan daha güçlüdür.
Sinirlenme hafif saldırgan bir duygulanımdır. Kronikleştiğinde sinirlilik halini alır. Kızgınlık, sinirlilikten daha yoğun bir duygudur. Öfke tepkisinde hemen daima altta yatan ilk bakım verenle ilişki kurduğumuz dönemden kalma bilinçli ya da bilinçsiz bir hayal vardır. Öfke, bebekte erken dönemde bir duygulanım olarak ortaya çıkar. Temel amacı acı ve huzursuzluk kaynağını yok etmektir. Gelişimin ilerleyen aşamalarında öfkenin işlevi, doyumu engelleyen durumu ortadan kaldırmaktır. Öfkenin ilk baştaki biyolojik işlevi bakım vereni, huzursuzluk verici durumu ortadan kaldırması için uyarmasıdır. Yani bakım veren özlenen huzur verici doyumu sağlaması için bebek tarafından uyarılmaktadır. Öfke aslında kötü ilişkinin getirdiği kötücül ruh halinin kalkıp iyi ve huzurlu ilişkiyi yeniden kurma çabasıdır. Engellenme durumlarında öfke tepkileri, özerklik duygusunu yeniden kazanmak için başvurulan son çare olabilir.
Klinik olarak saldırgan duyguların (sinirlilik, kızgınlık, öfke) yoğunluğu amaçlanan sonuçla bağlantılıdır. Özerkliği kanıtlamak, arzulanan doyumu engelleyen durumu ortadan kaldırmak, ya da derin bir acı, hüsran yaşatan kaynağı yok etmek. Nevrotik kişilik örgütlenmelerinde, sınır kişilik örgütlenmelerinde ağır narsisistik ve antisosyal kişilik örgütlemelerinde ciddi nefret durumları gözlenir.
Nefret karmaşık bir saldırganlık duygusudur. Öfke ve kızgınlıktan farklı olarak nefret devamlı ve kararlıdır. Güçlü akılcılaştırmalar ile çarpıtmalar içeren dayanak noktaları vardır. Nefret yöneltileni yok etmek ister. Nefretin hedefi ilk bakım verenin engellemerine karşılık gelen yakın ilişkide olduğu kişidir artık. En derinde yok edilmek istenen aynı zamanda hem gereksinim duyulan hem de arzulanandır. Bu bir paradokstur.
Nefret her zaman patolojik değildir. Kişiyi ve sevdiklerini yıkımdan koruyan öfkenin bir üst seviyesidir. Ama intikam isteği nefreti yoğunlaştırır. Nefret, daimi ve kişiliğin bir parçası olduğunda patolojiktir.
Nefretin aşırı şekli nefret duyulanın fiziksel olarak ortadan kaldırılmasını gerektirir. Bu cinayet ya da karşıdaki kişinin tamamen değersizleştirilmesiyle olur. Bazen her şeyi yok etme isteğine kadar gider. Bazen nefret edilenle özdeşim kurup kendini yok eder.
Daha hafif derecede nefret sadistik eğilimler ve isteklerde ifade bulur. Kişi bilerek ya da bilmeyerek karşısındakine acı çektirmek ister ve bu açıdan bilinçli ya da bilinç dışı zevk alır. Sadizm cinsel sapıklık şeklinde fiziksel zarar vermeye varabilir. Sadizimde amaç nesnenin ortadan kaldırılması değil, derinlerde kalmış olan sadist figür ile etkisiz hale getirilmiş kurban sahnesinin tekrar oluşturulmasıdır. Acı verme arzusu ve bundan duyulan haz temeldir.
Nefretin daha hafif şeklinde altta yatan arzu nesneye egemen olmaktır. Nesne boyun eğdiğinde saldırganlık son bulur. Böylece yeniden canlandırdığı sahnesinde güçlü özgür sözü geçen olmuştur.
Nevrotik düzeyde ise nefret kendine özgü ahlak sistemi ile etrafına saldırganca davranmak ya da bazı ideolojilere körü körüne bağlanarak gözü kara bir nefer haline gelme şeklinde olabilir.
İlkel nefrette doyurucu insan ilişkisi kurma bundan değerli bir şeyler öğrenme potansiyeli yok edilir. Bunun altında ilişkide bulunulana duyulan haset yatar. İyi nesneye duyulan haset ve ondan gelebilecek herhangi bir iyiliği yok etme kirletme çabasının altında nefret edilen ve gereksinim duyulan nesneyle bilinç dışı özdeşleşme yatar. Haset oral saldırganlık hırs ve doymazlığı getirir. Bu nefret nesnenin yıkıcı potansiyelinden duyulan korku şeklinde akla uydurulur. Bu kişiler geçmişlerinde yaşamak için gereksinim duydukları ilk bakım verenlerinden saldırgan davranışlar görmüşlerdir.
Küstah meraklı ve sahte aptal rolleri aslında sadistik duyguların dışavurumudur.
Sadistik, engelleyici, önce yüz verip sonra sırt çeviren anne ile çaresiz eli kolu bağlı bebeğin yetişkin halleridir bunlar.
Zulmeden ile kurban ilişkisini yeniden yeniden yaşarlar.
Bitip tükenmez nefret hücumlarının arkasında ideal anneyi aramak yatar.
Daha hafif vakalarda daha iyi işlenmiş sadomazoşistik davranışların arkasında acıdan haz duyma potansiyeli, hazzı yaşamak için ön koşul olarak acıyı yaşama eğilimi, hadım edilme kaygısıyla ödipal düzlemde duyulan suçluluk duygusu bulunur. Edilgen olarak yaşanan acı bilinç dışı çatışmaların etkin çözümü olur.
Tüm bunların ortak noktası nefret edilen nesneyle bağı korumak için yoğun bir istek vardır.Ve travmatik ilşkiye güçlü bir şekilde saplanılır.
Öfkenin nefrete dönüşümünün temelinde engelleyici anneye yoğun şekilde bağlanma vardır. Yaşayabilmek için çocuğun travma yaratan anneye ihtiyacı vardır. Ve saplantı şeklinde bağlanır anneye. Ama bir yandan da bu kötü annenin yok edilmesi hedeflenir. Fakat bu süreçte çocuğun ilişki kurma kapasitesi yok olur. Anneyle kurulan ilişki içselleştirilir. Kurban eden anneye yönelik nefret ve bunun beraberinde getirdiği acılı güçsüz duygular zalim tüm güçlü ve yıkıcı nesne olarak anneyle özdeşime götürür. Saldırılan kötü davranılan değersizleştirilen kendiliğini yansıtacağı kurbanlar ararlar. Hem acı çeken kendilikle hem de sadistik nesneyle özdeşleşerek, kişinin kendisi ilişkideki her şeyi sarmalayan saldırganlık tarafından yutulur. Kurban edilmiş kendiliklerini yansıttıkları kurbanları olmadan yaşayamazlar. Kurban olarak da kendisine zulmedene, göreni hayrete düşürecek kadar bağlı kalırlar.
Öfke-nefret-yıkıcı duygular-nevrotik-antisosyal-bağlanma