Dr. Nilüfer KALBUR
Hipnoterapiler
Okunma
Estetik Ve Bir Düğünün Hatırlattıkları“Dışarıyı boş ver senin değil nasılsa. İçeriyi de boş ver. İhtiyaçlarını karşılansın yeter. Eşyanın ruhu mu olurmuş? O da ne demek? Estetik denen şeyi tabi ki de biliyorum. Şu yüze ya da vücuda yaptırdıkları değil mi? Renk uyumu mu? Sade şıklık mı? Anlamsız meşguliyetler. Bir şeyin varsa ya gösterişli olsun ya da salla gitsin. Sadelik görkemli değildir.”
Düğün salonları içeri girdiğimde basar beni. Davul zurna seslerinin ön planda olduğu, kulaklarıma acı çektiren bir müzik eşliğinde ortada dans tekniği ile uzaktan yakından ilgisi olmayan hareketleri şuursuzca yapmaya çalışan bir kalabalık. Ses düzeni hak getire. Çalınan bu müzik. Kim, ne zaman, ne amaçla, neyin kafasındayken, nasıl bestelemiş olabilir diye düşünüyorum. Koskocaman bir salon. Karmakarışıklık duygusu yaratan. Masalarda oturan kalabalık. İfadesiz yüzlerle ortada çırpınan insanları seyreden. Merak ediyorum. Şu anda ne düşünüyorlar diye. Eğleniyor gibi görünmekten çok uzaklar. Yüzlerde bir sıkkınlık ve kaş aralarında çatıklık. Hiç değilse gülümseme olsaydı diyorum içimden. Bazıları tuvalet şıklığında. Bazıları ümre kıyafeti içinde, bazıları semt pazarı dönüşünde geçerken uğramış gibi. Tam bir mozaik. İletişim adına hiçbir faaliyet yok. Olması da mümkün değil zaten. Kulakları sağır edercesine çalınan bu müzik sanki insanları aptallaştırıp ortamın estetikten ne kadar uzak olduğunu fark etmemelerini sağlamaya çalışıyor gibi.
TV tolk showlarına katılan toplama ziyaretçiler gibi oturuyor insanlar. Sıram geldiğinde takımı takıp gitsem der gibiler.
Anladığım kadarıyla sayı çok önemli. Sosyal medyadaki takipçi sayısı gibi. Kaç kişi gelmiş. Görsün herkes ve aile namım yürüsün. Önemli biraile olduğumu kanıtlama fırsatım düğünden düğüne cenazeden cenazeye elime geçiyor. En iyi şekilde değerlendirmeliyim.
Yıllar süren çalışmalar, dar kazançlarla dişinden tırnağından kesilip kenara koyulanlar bu gece 3 saat içinde bu şekilde uçup gidecek.
Çünkü yaşam amacı buydu. Çocuğuna görkemli bir düğün yapmak. Bu da oldu şükürler olsun. Sırada başka çocuklar da varsa kalan birikimi de orada uçururum.Sonra benim işim biter. Bana müsaade dünya diyebilirim.
Allahtan hayat pahalı, bakıcı, kreş vs çok pahalı da torunlara bakmak gibi bir sorumluluk daha almam gerekebilir. O zaman bir süre daha durabilirim buralarda.
Hayatının büyük bir bölümünü kendini feda ile yakın çevresini kontrol etme şemalarıyla yaşamaya çalışmak. Aslında modelleyerek öğrenilmiş davranışlar. Devamlı fedakarlık yap Etrafını kendine bağımlı kıl kontrol sende olsun. Bu tip insanlar zafer duygusu yaşarlar mı? Kendilerinin bir benliklerinin, bu benliğin istek ve arzularının olabileceğinin hiç farkına varmadan yılları geride bırakmak.
Estetik, duyguları hissetme ve bir şekilde ifade etme ile alakalı görünüyor. Duyu organlarıyla ulaşılan verilerdeki düzen ile iç dünyanı keşfetmen kendine dönmen kendi öznelliğini ortaya çıkarman. Dünyada bir karınca sürüsünün sıradan üyesi olmadığını, tanrının bir yansıması olduğunu hissetmeni sağlayan.
Hissetmesine engeller konmuş ,kendi duygularından koparılmış, duygunun ne olduğunu öğrenemeden büyümüş, duygular konusunda yalnızca tahminlerde bulunabilen insanların dünyasında estetik kendisine yer bulabilir mi?
Yalnızca diğerleri için yaşayan, diğerlerinin ifade ettikleriyle var olduğunu hisseden insanların dünyasında kendinle bağlantı kurmak gereksiz bir teferruat haline gelir.