Dr. Nilüfer Kalbur



Tıbbi Hipnoz Nedir?

        Günümüzde Tıbbi hipnoz Türkiye’de ve dünyanın birçok ülkesinde Geleneksel Tamamlayıcı Tıp uygulaması olarak kabul edilmiştir. Tıbbi tedavilerde tedaviye uyumu artırmak, iyileşmeyi hızlandırmak, bağışıklık sistemini güçlendirmek için kolaylaştırıcı tedavi olarak ya da organik kökenli olmayan semptomların giderilmesinde tek başına kullanılmaktadır. Semptomların ortadan kaldırılmasında Dr. Hüsnü Öztürk’ün öncülüğünü yaptığı Bilinçli Hipnoz tekniği de kullanılmaktadır. Önce hekim kılavuzluğunda başlayan süreç tedavinin tamamlanmasından sonraki dönemlerde de kişinin kendi kendine yapabilme yetisinin kazandırılmasıyla devam eder. Birey vücudunu patronu olmayı onu yönetebilmeyi öğrenir. Gerçekleşmiş bilinen bir yan etkisi yoktur. Kişinin tedaviye inanması, umut ettiği iyilik halini hayal etmesi gerçekten istemesi ve hekimine güvenmesi tedavinin başarısındaki kilit noktalardır.

Devamını oku..

B l o g   Y a z ı l a r ı m

Ben Kimim? / Neden Tıbbi Hipnoz?

         Genel pratisyen bir babanın dört çocuğunun üçüncüsü olarak Urfa /Bozova sağlık ocağı lojmanında dünyaya geldim. İlköğretim, lise ve üniversite eğitimlerimi Samsun’da tamamladım. Genel pratisyen olarak Sağlık Bakanlığı bünyesinde otuz yıl çalıştım. Mesleğimin son on yılında ise aile hekimliği sistemi içine dahil oldum.

         Bu süreçte hem kendimde hem de hastalarımda bir çok hastalık ve kaygının temelinde bireysel ve aileye dair psikolojik etkilerin rolünü görmem, fiziksel hastalıkların insan psikolojisi ile bağlantısı konusuyla ilgilenmemi sağladı. Üstelik birçok kişi sağlıklı olma konusunda yoğun endişe yaşıyor; sürekli yakınma üretip zorlantılı bir biçimde sağlık kuruluşlarına gidip ilaç kullanıyor, sonra da bu ilaçların sağlıklarını bozacağı endişesine kapılıyorlardı. Masamın üzerine yazdırılmak üzere dökülen bir torba dolusu ilaç kutusu ve bunların hepsinin yazılmasının istenmesi çok sıradan bir durum olmuştu.

         Bu ilgiyle ilk olarak 'Aile Danışmanlığı' eğitimi aldım. Sorunların kökenine inmeden yalnızca semptom üzerinden ilerleyerek yaşamı daha anlamlı kılmayı amaçlayan 'Kısa Süreli Çözüm Odaklı Terapi' eğitimi aldım. Daha sonra düşünce duygu ve davranış üzerinden insanların hayata ve kendilerine dair oluşturdukları temel inançlarının bulunup yeniden işlenerek değişen düşünce, algı ve davranış ile yaşama yeniden bakmayı amaçlayan 'Bilişsel Davranışçı Terapi' eğitimi aldım. Aklımın bir tarafında her daim S. Freud’un da ilk yola çıkış noktası olan hipnoz ve bilinçaltı ile ilgili yöntemleri öğrenmek vardı. C.G.Jung’un dediği gibi gölgelerimizle tanışmalı ve onların bir komplekse dönüşüp yaşam enerjimizi soğurmasını engellemeli, Gestalt yaklaşımının kurucusu Fritz Perls’in dediği gibi bütünleşip büyümeliydik. Üstelik yapılan nörobiyolojik çalışmalar insanın yaşamının her döneminde değişip dönüşebilme kapasitesine sahip olduğunu gösteriyordu. Bunun en kısa yolu hipnoz ve hipnoterapi gibi göründü bana. Bu amaçla Sağlık Bakanlığı onaylı 'Hipnoterapi' eğitimi aldım. Hipnozun çözümleyici etkisinin özellikle duygular üzerinden gittiğini; insanların asıl gereksinimlerinin ifade edemedikleri duygularını, karşılanmamış ihtiyaçlarını anlamlandırma, içsel çatışmalarının farkına varma olduğunu gördükten sonra 'Duygu Odaklı Terapi' eğitimi aldım. Özellikle odaklanma ile duygular ve beden arasındaki köprü üzerinden yapılan çalışmaların şaşırtıcı sonuçları çok ilgi çekiciydi. Yaşanan duyumsamaya odaklanıp ilk anın anısını hatırlayıp bu anının yeniden işlenmesi bile birçok kaygıyı yok edebiliyordu. Dünyaya geldiğimiz andan itibaren beynimizin; dünyaya, kendimize ve çevremize dair algılarımızı ve sonucunda oluşan duyguyu hatalı işleyip kayıt altına almasının birçok sorunlu davranışımızın kaynağı olduğunu görmem yeni bir arayışa girmemi sağladı. Dr Haluk Alan’dan kendisinin geliştirerek dünyaya tanıttığı 'Hipnotik Yeniden İşleme Terapisi (HYT)' eğitimini aldım. Ek olarak Ali Eşref Müezzin Hocamızın uygulamakta olduğu biliçli hipnoz uygulmasının semptomların hızla düzeltilmesindeki etkin rolü ile tanışmam, tıbbi semptomları gidermede bazı hastalarda biliçli hipnozun etkisinden faylanmam yönünde teşvik edici oldu. Aile hekimliğim, pratiğime bu bakış açısını entegre etmeye çalıştım. Hastalarımda, kendilerini ifade edebilmelerinin ve anlaşılmış olmalarının, içsel güçlerine inanıp fark etmelerinin iyileştirici gücünü gördüm. Tıp Bayramının 100.yılı olan 14 Mart 2020'de Sağlık Bakanlığınca düzenlenen törende 'Ankara yılın Aile Hekimi ödülü'nü aldım. Mart 2020'de emekli oldum. Amacım dünyayı gezmek farklı kültürler tanımaktı fakat emekliliğimin hemen ardından başlayan tüm dünyayı etkisi altına alan pandemi ile şaşkın ve endişeli bir bekleyişe ben de teslim oldum ama dünya bir türlü iyileşmiyordu. Soren Kierkegaard’ın dediği gibi, biraz ölmüş gibi yaşamak ile yaşama dalmak arasında seçim yapmam gerektiğinin farkına vardım. Kendimi, hastalarımı, dünyayı ve varoluşu anlamak için yaptığım yolculuktaki kazanımlarımı otuz yıllık hekimlik deneyimim ile harmanlayarak benzer çıkmazda hissedenlerle paylaşım içinde olacağım bir yol seçtim.

Her günümüz yeni birgün olsun!
Dr. Nilüfer KALBUR